Adorno ve Negatif Diyalektik Kavramı

GİRİŞ

Theodor Adorno’nun Frankfurt Sosyal Araştırma Enstitüsü’nde Kasım 1960’dan Şubat 1961’e kadar verdiği 23 dersten oluşan ‘Ontoloji ve Diyalektik’ derslerinin sonuncusu olan “Negatif Diyalektik Kavramı” üzerine bir özet sunuyorum.

Adorno, derslerinde oldukça derin bir biçimde ontolojiyi inceler ve Heidegger eleştirisine odaklanır. Ontolojinin varlık konusundaki açmazlarını ortaya koyduğu dersleri “negatif diyalektik kavramı” ile noktalar.

Sürekli olarak ‘bütün’den bahseden, kendi öznel indirgemeci ve tahakkümcü düşüncesini bütünsellik ve evrensellik üzerinden Öteki’ne dayatan düşünce ve ideolojilere karşı negatif diyalektik sağlam bir tavır ve duruştur. Dayatmalara karşı, her konuyu bir üstbakış diktası ile çözme ve bu sahte çözümü kabul ettirme girişimlerine karşı negatif diyalektik iyi de bir araçtır.

Özet hususunda 2019’da Polity tarafından yayınlanan İngilizce çeviriyi esas aldım.

—————————–

NEGATİF DİYALEKTİK KAVRAMI

Bu derste Theodor W. Adorno, felsefi düşüncesinin temel taşlarından biri olan negatif diyalektik kavramını derinlemesine inceler. Adorno, dersinde, geleneksel ontoloji ve idealizme eleştirel yaklaşımını özetleyerek gerçekliği, toplumu ve insan bilişinin doğasında var olan sınırlamaları anlamaya yönelik bakış açısını ortaya koymaktadır.

Ders, Adorno’nun varoluşun doğasında bulunan karmaşıklıkları ve çelişkileri kavramakta başarısız olan gerçekliği anlamaya yönelik yüzeysel bir yaklaşım olan “gözetleme deliği metafiziği” olarak adlandırdığı düşünceyi eleştirmesi ile başlar. Bu metafor, negatif diyalektiğin ulaşmayı amaçladığı daha derin ve kapsamlı kavrayışla keskin bir tezat oluşturarak bütüne yalnızca dar bir bakış sunabilen sınırlı bir bakış açısını dile getirmektedir. Adorno, geleneksel metafiziğin genellikle birleşik, uyumlu bir varlık anlayışı peşinde koştuğunu, bunun da gerçekliğin doğasında var olan uyumsuzluk ve çokluğu görmezden geldiğini ileri sürer. Buna karşın negatif diyalektik, bu çelişkileri dünyanın temel yönleri olarak kabul eder ve hatta kucaklar.

SOL HEGELCİLİK

Adorno’nun dersindeki ana temalardan biri de Sol Hegelciliğe yönelttiği eleştiridir. Adorno, Hegel’in kendi düşüncesi üzerindeki önemli etkisini kabul etmekle birlikte, kendi yaklaşımını geleneksel Hegelci diyalektikten ayırır. Nesnenin özne üzerindeki önceliğini vurgular ve Hegelci diyalektiğin çoğu zaman nesneyi öznenin kavramsal çerçevesi altına sıkıştırdığını savunur. Adorno’ya göre bu ikincilleştirme, nesnenin özerkliğinin ve tikelliğinin ihmal edilmesine yol açar. Buna karşın negatif diyalektik, nesnenin önceliğinde ısrar eder ve maddi dünyanın özgüllüklerine ve nüanslarına duyarlı kalan bir yaklaşımı savunur. Nesne üzerindeki bu odaklanma, Adorno’nun Hegelci düşüncenin bir sınırlaması olarak gördüğü öznelciliğe karşı koymak üzere aldığı bir tavırdır.

Adorno, buradan hareketle, gerçekliğin karmaşıklığının öznenin bakış açılarına ve yorumlarına indirgendiği öznel indirgeme sürecini de eleştirir. Bu tür bir indirgemeciliğin, nesnenin kendi içindeki çelişkileri ve çatışmaları kabul etmeyen çarpık bir gerçeklik anlayışıyla sonuçlandığını savunur. Negatif diyalektik, bu indirgeme sürecini tersine çevirerek nesnenin karmaşıklığını restore etmeye ve özne tarafından sahte bir bütünlük dayatılmasına direnmeye çalışır. Bu restorasyon, dünyanın doğasında var olan çokluğu ve çeşitliliği kabul eden daha doğru ve incelikli bir gerçeklik anlayışı için oldukça önemlidir.

TRANSANDANTAL YANILSAMA

“Transandantal yanılsama” kavramı bu dersin bir diğer kritik konusudur. Kant’tan ödünç aldığı bu kavramı insan kavramlarının gerçekliği tam olarak yakalayıp kavrayabileceğine dair yanlış inancı tanımlamak için kullanır. Bu yanılsama geleneksel metafizik ve idealizmde yaygındır ve gerçekliğin hiyerarşik ve statik bir görünümüne yol açar. Negatif diyalektik, insan düşüncesindeki sınırlamaları ve çelişkileri açığa çıkararak bu yanılsamaya karşı bir duruş sergiler ve gerçekliğin dinamik ve akışkan bir şekilde anlaşılmasını teşvik eder. Adorno, bu eleştirel teşhirin, aşkın yanılsamanın sürdürdüğü sahte bütünlük ve tutarlılık duygusunun üstesinden gelmek için gerekli olduğunu savunur. Adorno, transandantal olanı sabit bir çerçeve olarak değil, insan bilişinin sınırlarını anlamak için kritik bir araç olarak yorumlamanın öneminin altını çizer. Bu yorum, bilginin koşullarını ve kısıtlamalarını açığa çıkarmayı ve düşünce sistemlerinin ideolojik işlevlerini ifşa etmeyi amaçlayan daha geniş felsefi projesiyle uyumludur. Buradan hareketle, negatif diyalektik, aşkın olana karşı eleştirel bir duruş sergileyerek düşüncenin şeyleşmesini ve felsefi kategorilerin kemikleşmesini engellemeye çalışır.

Hiyerarşi kavramı bu dersin bir diğer odak noktasıdır. Adorno, geleneksel metafiziğin ve idealizmin gerçekliğe sıklıkla hiyerarşik yapılar dayattığını, belirli yönleri veya varlıkları diğerlerine göre öncelediğini savunur. Bu hiyerarşiler sosyal ve ideolojik güç yapılarını yansıtmakta ve pekiştirmekte, düşüncenin ve toplumun tahakküm altına alınmasına ve şeyleştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Negatif diyalektik ise bu hiyerarşileri yapısöküme uğratarak olumsal ve kurgulanmış doğalarını ortaya çıkarmaya çalışır. Adorno, gerçek felsefi sorgulamanın düzen dayatma eğilimine direnmesi ve bunun yerine gerçekliğin içsel düzensizliğini ve karmaşıklığını kucaklaması gerektiğini vurgular. Bu direnç, mevcut toplumsal yapılara meydan okumayı ve onları dönüştürmeyi amaçlayan eleştirel bir teori için hayati önem taşımaktadır.

HİYERARŞİ VE TAHAKKÜME KARŞI NEGATİF DİYALEKTİK

Adorno, negatif diyalektiğin felsefi ve toplumsal eleştiri için daha geniş anlamları üzerine düşünerek dersi sonlandırır. Negatif diyalektiğin çağdaş toplumdaki tahakküm ve şeyleşmeyi anlamak ve bunlara direnmek için güçlü bir çerçeve sunduğunu savunur. Negatif diyalektik, basitleştirilmiş ve uyumlu açıklamalarla yetinmeyi reddederek, toplumsal gerçekliği karakterize eden çelişkilere ve mücadelelere yönelik bir kapıyı sürekli olarak açık tutar. Adorno’ya göre bu açıklık, toplumu yorumlamaktan ziyade dönüştürmeyi amaçlayan eleştirel bir teori için elzemdir.

ÖZETİN ÖZETİ

Özet olarak, 23. Ders Adorno’nun felsefi yaklaşımını ve gerçekliğin karmaşıklıkları ve çelişkileriyle eleştirel bir şekilde ilgilenen bir düşünce biçimini esas aldığını gösterir. Derste ifade edildiği şekliyle negatif diyalektik, geleneksel metafizik ve idealist çerçevelere meydan okuyarak nesnenin önceliğini esas alıp, insan bilişinin sınırlılıklarından hareketle hiyerarşik ve indirgemeci düşünceye karşı direnme ihtiyacını vurgulamaktadır. Adorno’nun eleştirel projesinin doruk noktası olarak, sosyal dünyayı anlamak ve dönüştürmek için diyalektik düşüncenin öneminin vurgulandığı bir derstir.

KAYNAKÇA

Adorno, T. W. (2019). Ontology and Dialectics, 1960-61, 239-250, Polity.