21 Mayıs 1864 Çerkes soykırımı üzerinden günümüze dair bazı düşünceler

Çerkesler çoğunlukla kabul edilen tanımı ile Kafkas dağlarının kuzey yamacında yaşamış olan hemen hemen tüm kabilelerin adıdır (Lyulye, 2010). Lyulye, bu kabilelerin kendilerini Adige olarak adlandırdığını belirtmektedir. Çerkes (Adige) kavmi ise Abadzeh, Şapsuğ, Nadkuac, Kabartay, Besleney, Mohoş, Kemguy, Hatukay, Bzedug ve Jan kabilelerinden oluşmakta idi. Bir çok konuda olduğu gibi bu listenin de üzerinde yüzde … Devamını oku

Tantalos ile kader arkadaşı olmak

Marx’ın, Engels’in toplumsal gelişim ve komünist toplum betimlemeleri de çok farklı değil aslında. İlkel komünal ve sınıfsız bir toplum tecrübesi yaşayan toplumların tekrardan aynı koşula gelmesinin öngörülmesi ve hayata geçirilmesi için eylemdir öğretinin özünde yer alan hususlar. Başka bir deyişle bir dönem bilinçsiz bir şekilde sınıfsız yaşayan, yeryüzü cenneti gibi bir ortama bu sefer bilinçle geri dönmenin yoludur öğretileri. Tabi, bu geri dönüşün tanrısal, öteki yaşamdan arınmış bir halidir

24 Nisan 1915 hakkında: Sözleşmeye uymayanlara selam olsun!

İnsanlar daha güzel bir gelecek ve toplum için kendi ortamlarına ve şartlarına göre hareket eder; suni ortaklık ve direktif benzeri kuru dayanışma sözleri ile değil. Dayanışma, diğer ulusun tercihlerini şartsız desteklemekten geçer. Ortaklık, kardeşlik gibi kavramlar, diğer ulusu asimile etmeyi içeren bir hale çok kolay gelebilen sözcüklerdir.

Covid-19 bela ise çocuk ölümleri, alkol vesaire ne?

Bugün dünyaya ait bazı verilere göz atarken Corona virüsü nedeni ile hemen hepimizin takip ettiği worldometers.info sitesindeki diğer alanlardaki verilere de baktım. Yazdıklarım Türkiye saati ile 20:15 sularındaki ve hızla değişen verilere dayanmakta. Corona’nın yaklaşık 158.000 canı aldığı bu sıralarda, gripten ölenlerin sayılarının da 145.000 civarında olduğunu belirtmek isterim. Corona’nın ölüm oranı çok daha fazla … Devamını oku

Corona virüsü ve komünizmin yeniden icadı(!)

Bugün ise devlet babanın adı yeniden gündemde. Dünyamızı sarsan Corona virüsü ile ilgili her cenahta süregiden kaygı ve tartışmalarda devletin insanlar ve toplum yapısında oynadığı rolü görmek mümkün. Derdim her cenahı incelemek değil. Durumu, daha çok önem verdiğim düşünürler ve siyasi görüşler bağlamında değerlendireceğim.

Netflix – Freud dizisi hakkında bir değerlendirme

Netflix’de 23 Mart 2020’de vizyona giren Freud dizisini tabir yerindeyse bir çırpıda izledim. Psikoloji tornasından geçmiş herkesin Freud’la değişen frekanslarda ilişiği mevcuttur diye düşünüyorum. İlk sezonu sekiz bölüm olan dizi, Freud’un gençlik dönemine ait ve meşhur psikanaliz divanı ancak son bölümün son sahnelerinde beliriyor. Haliyle, gri sakallı değil, simsiyah sakallı bir Freud imajı var dizide. … Devamını oku

Pınar Fidan vakası: Ne kadar da sağduyulu ve adiliz!

Bence, ne teşekkür ne linç hakkediyor Pınar Fidan. Birey olarak, hassas konularda, yeterince araştırmadan kesin hüküm vermekten kaçınmalıyız ve kolektif tavır da bu temelde oluşmalı. Aksi takdirde, kolektif anlamda da yıkıcı eylemlerimiz durulmuyor ve düşmanımıza benzeme riskimiz derinleşiyor.

Corona virüsü ve gözetim toplumu: Ya karşılıklı yardımlaşma?

Bugün sağlık ekipmanlarının kaç adet olacağını belirleyen ‘üst’ kurumların, kendi belirledikleri sayıların yetmezliği karşısında kimlerin öleceğini seçme hakkını belirleyebilecekleri bir dünyada yaşıyoruz. Ve bu belirlemelere rağmen, yani çözümsüzlüğü üretenlerden çözüm bekliyoruz. Oysa, yitirilen insanlar kayıplar hanesindeki verilerden ibaret günümüzde.

Mülteci krizine ‘yamuk bakmak’ ve bir kaç metodolojik önerme

Zizek’in ‘yamuk bakma’ tekniği(!) ile söylenecek olursa, sadece mültecilerin Avrupa’ya gelmesini talep etmek çok yetersiz bir talep olmaktadır. Bu insanlar zeten mülteci konumundadır ve Yunanistan’daki bir mültecinin, Türkiye’dekinden daha iyi durumda olduğunu iddia etmek çok büyük ispatlar da gerektirir. Ayrıca, talebi bu şekilde sınırlamak, ne Suriye’deki dramın bitmesine katkı sağlar ne de yeni göçlerin engellenmesine.

Irkçılık hastalık değil, insanlık suçudur

Hepimizi acı ve üzüntüye boğan bir katliamdı 19 Şubat gecesi Hanau, Almanya’da yaşanan. 43 yaşındaki neonazi Tobias Rathjen, iki nargile kafeye saldırıp 9 insanı öldürdükten sonra, evine gidip annesini ve kendisini de öldürdü. Yaşananlardan hemen sonra Alman medyası ‘ırkçı motiflerle işlenen bir cinayet olabileceğini’ açıkladı. Saldırganın ruhsal anlamda dengesiz biri olduğu ve saldırının bireysel olduğu … Devamını oku