Biyopsikopolitika: Toplum ve Birey Üzerine Marksist Bir Perspektif

Felsefede eleştirel teori temel bir öneme sahiptir. Eleştirel teorinin en önemli bileşenlerinden biri, kendi konumu ve tutumu üzerine düşünmektir. Bu, teorik çerçevenin içkin ve diyalektik bir eleştirisini gerektirir. Eleştirel teori ancak bu öz-düşünümsel yaklaşım sayesinde yeterli ve ilerici felsefi yorumlar sağlayabilir.

Hegel’in Mantık Bilimi (Büyük Mantık) üzerine kaba notlar – Raya Dunayevskaya (Çeviri)

“Gerçeklik ve Edimsellik arasındaki ayrımı kavramaksızın, Hegel’in felsefesi belirleyici ilkeleri bakımından anlamsızdır” – Herbert Marcuse

Herbert Marcuse – İsrail-Filistin sorunu üzerine (Jerusalem Post, 2 Ocak 1972)

Mevcut uluslararası koşullar altında, bu amacın gerçekleştirilmesi, zulme uğrayan veya zulüm tehdidi altında bulunan Yahudileri kabul edebilecek ve koruyabilecek egemen bir devletin varlığını gerektirmektedir. Nazi rejimi iktidara geldiğinde böyle bir devlet mevcut olsaydı, milyonlarca Yahudi’nin imha edilmesini önleyebilirdi. Böyle bir devlet, siyasi zulüm mağdurları da dahil olmak üzere zulüm gören diğer azınlıklara da açık olsaydı, o zaman daha da fazla hayat kurtarabilirdi.

CIA ve Frankfurt Okulu’nun Anti-Komünizmi (ÇEVİRİ)

Gabriel Rockhill* (orijinal makale https://thephilosophicalsalon.com/the-cia-the-frankfurt-schools-anti-communism/ adresinde yer almakta). Küresel Teori Endüstrisinin Temelleri Frankfurt Okulu eleştirel teorisi -Fransız teorisiyle birlikte- küresel teori endüstrisinin en gözde metalarından biri olmuştur. Birlikte, postkolonyal ve dekolonyal teoriden queer teoriye, Afro-pesimizme ve ötesine kadar şu anda kapitalist dünyadaki akademik pazara hakim olan teorik eleştirinin trend belirleyici biçimlerinin çoğu için ortak kaynak … Devamını oku